ALKÜKAM Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet İle Mücadele Çalıştay Raporu

ALKÜKAM Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet İle Mücadele Çalıştay Raporu

 

KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE MÜCADELE ÇALIŞTAYI

 

Çalıştay Başkanı / Merkez Müdürü:

Doç. Dr. Saliha ÖZPINAR

 

ALKÜKAM Yönetim Kurulu

Doç Dr. Sibel NALBANT

Doç. Dr. Özge Metin ASLAN

Dr. Öğr. Üyesi Banu YILDIZ

Dr. Mustafa BÜYÜKGEBİZ

 

Kolaylaştırıcılar:

Prof. Dr. Meltem ÇİÇEKLİOĞLU

Dr. Öğr. Üyesi Serpil Bardakçı TOSUN

Alanya Gazeteciler Bşk. Gaye COŞKUN

Psikoterapist Yasemin ŞAHİN

Av. Melek DEPREN

 

                                                                                25 KASIM 2021- ALANYA/ANTALYA

 

ÖNSÖZ

Dünyanın her ülkesinde yaşanan kadına yönelik şiddete "dur" demek için Birleşmiş Milletler tarafından 25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü" olarak kabul edilir. Etkinliklerle dikkat çekilen, kadına yönelik şiddetle mücadele gününün çıkış noktası, 25 Kasım 1960 tarihinde Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı savaş açan Mirabal kardeşlerin öldürülmesi olmuştur.

Kadına yönelik şiddet, en temelde kadının yaşamını tehdit eden ve toplumsal hayata katılımına engel olan hem bireysel hem de toplumsal düzeyde olumsuz sonuçlar doğuran sosyal bir sorundur. Bireysel düzeyde şiddet, kadınlarda ölümcül olmayan (fiziksel, psikolojik vb.) ve ölümcül sonuçlara (ölüm, intihar vb.) neden olurken, toplumsal düzeyde mevcut şiddetin artmasına ve şiddet eğilimli yeni kuşakların oluşmasına yol açabilmektedir.

Ulusal ve uluslararası tüm gelişmelere rağmen kadına yönelik şiddet, ülkemizde ve tüm dünyada halen önemli sorunlar arasında yer almaya devam etmektedir. Dünya kadına yönelik şiddet çalışmasına göre, kadına yönelik şiddet %6-60 arasında değişmektedir. Türkiye genelinde ise yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete maruz kaldığını belirten kadınların oranı % 36’dır. Bir başka deyişle, her 10 kadından neredeyse 4’ü eşi veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel ya da cinsel şiddetine maruz kalmaktadır. Bu oranlardaki farklılık, kadına yönelik şiddetin önlenemez bir durum olmadığını göstermektedir.

Kadına yönelik şiddetin tek bir sebebi yoktur, birbirine bağlı birçok unsur kadına yönelik şiddet nedeni olarak açıklanmaktadır. Toplumu oluşturan bütün yapılar; siyasal, hukuksal, toplumsal, ekonomik, eğitsel ve geleneksel yapılar aile içi şiddeti beslemektedir.  Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde hem bireylere hem topluma hem de yasa koyuculara önemli rol ve görevler düşmektedir.

Kadın haklarının, evrensel insan haklarının ayrılmaz bir parçası olduğu kabulünden hareket eden Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ALKÜKAM), kadına yönelik şiddeti, kadınların insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görmektedir. Bu çerçevede ALKÜKAM olarak, kadına karşı şiddet kullanımının ortadan kaldırılması için kadınların bilgiye, yardım ve korunma hizmetlerine ulaşılabilirliğinin artırılmasını, şiddetin nedenleri ve sonuçlarını ele alacak eğitsel araçların kamu eliyle geliştirilmesini sunmaktayız.

                                                                                     Doç. Dr. Saliha ÖZPINAR

                                                                                           ALKÜKAM Müdürü

 

 

ÇALIŞTAY ETKİNLİKLERİ

 

09:00-09:30 Kayıt ve Resepsiyon

09:30-09:40 Açılış, İstiklal Marşı

09:40-10:30 Protokol Konuşmaları

10.30-11:00 Müzik Dinletisi -ALKÜ Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi A.D.-

11.00-12.30 Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Mücadele Paneli

- Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, Kadın Sağlığı ve Toplum Sağlığı Etkileri: Prof. Dr. Meltem Çiçeklioğlu (Ege Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AD)

- Kadına Yönelik Şiddet ve Hukuki Boyutu: Av. Zeynep Cizme (Antalya Barosu)

- Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ile Mücadele: Dr. Meltem Ünsal (Alanya İlçe Sağlık Müdürlüğü)

- Alanya’da Kadına Yönelik Şiddet; Alanya Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü Kadın Hizmetleri İrtibat Noktası Deneyimleri: Sosyal Hizmet Uzm. Duygu Musluk

- Moderatör: Doç. Dr. Saliha ÖZPINAR (ALKÜKAM Müdür)

 

 

ÇALIŞTAY GRUPLARI

 

GRUP 1: KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE MÜCADELE

 

Kolaylaştırıcılar          : Prof. Dr. Meltem ÇİÇEKLİOĞLU      

                                        Ege Üniversitesi Tıp Fak. Halk Sağlığı AD.

                                        Doç. Dr. Saliha ÖZPINAR

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın, Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fak. Halk Sağlığı AD. Başkanı

Raportör                       : Öğr. Gör. Erhan DAĞ

Katılımcı Sayısı          : 27

Uzmanlar: 

  • Meltem ÜNSAL- Alanya İlçe Sağlık Müdürlüğü
  • Sosyal Hizmet Uzm. Duygu MUSLUK- Alanya Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü
  • Zeynep CİZME- Antalya Barosu
  • Yağmur ALTIPARMAK- Manisa Barosu
  • Ayla ALKAN YAVUZ- ALKÜ Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü
  • Burcu ÇELİK- Sozyal Hizmet Uzm, Alanya Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü
  • Sosyolog Fevzihan KİRİŞ- Alanya Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğü
  • Mustafa Necati GENÇ- Alanya İlçe Emniyet Müd Aile İçi Şiddet Bürosu
  • Yaşar DEMİR- Samsun Devlet Hastanesi Müdürü
  • Pınar Oruç KARAKUŞ- ALKÜ YL Öğrencisi
  • İlknur CEYLANİ- İş Güvenliği Uzm
  • Melek BAŞER- Paramedik
  • Sevinç ÖZ - Sosyal Hizmet Uzm
  • Öznur GÜNAYDIN- Hemşire
  • Öğr. Gör. Erhan DAĞ

 

GRUP 2: KADIN VE MEDYA

 

Kolaylaştırıcılar      : Gaye COŞKUN

Alanya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı / Akdeniz Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı 

 

Doç Dr. Sibel NALBANT

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Beden Eğitimi ve Spor AD.

 

Raportör                   : Reşat ÖZNACAR           

Katılımcı Sayısı      : 46

Uzmanlar: 

  • Öğr. Üyesi Yasemin YALÇIN- Akademisyen / ALKÜ Spor Bilimleri Fakültesi
  • Öğr. Üyesi Arife COŞAR Akademisyen / ALKÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
  • Öğr. Üyesi Hatice GÜLSOY- ALKÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi
  • Emel YÜZBAŞIOĞLU- Gazeteci / AGC Yön. Kur. Üyesi
  • Ümran ÇELİK KARLI- Gazeteci / Emekli
  • Asiye ELİAÇIK- Gazeteci / İnjeksiyon Dergisi Haber Müd.
  • Aynur ÖZKAYA- Gazeteci / Gerçek Alanya Gazetesi
  • Humay YILMAZ- Edebiyatçı / Yazar / Alanya Postası Köşe Yazarı
  • Esra YEMEZ- Psikolog Aile Danışmanı Alanya Belediyesi
  • Nurhan ÖZCAN- Öğretmen Alanya Kent Konseyi Başkanı
  • Gülay ŞAHİN- İletişimci
  • Sinem TOPÇU - Antalya Barosu Alanya Kadın ve Çocuk Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Kurulu Dönem Başkanı
  • Filiz ERCEVAHİR- Gazeteci / ALKÜ Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü
  • Araş. Gör. Özlem ÜNER- ALKÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi
  • Fatma Turan- Milli Sporcu / ALKÜ Beden Eğitimi ve Spor ABD Lisansüstü Öğrenci
  • Av. Melike AKGÜN– Hukukevi Bürosu

 

GRUP 3: KADININ GÜÇLENMESİ

 

Kolaylaştırıcılar      : Dr. Öğr. Üyesi Serpil Bardakçı Tosun

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi İnsan Kaynakları Yönetimi Bölüm Başkan Yrd.

 

Doç. Dr. Özge Metin ASLAN

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi AD.

 

Raportör                   : Cemile Çakıroğlu

Katılımcı Sayısı      : 21

Uzmanlar:

 

  • Dr. Nilgün TATAR
  • Doç. Dr. Namık HÜSEYİNLİ
  • Doç. Dr. Elif AKTAŞ
  • Öğr. Üyesi Latif TİLE- ALKÜ ALTSO MYO Öğretim Üyesi
  • Öğr. Üyesi Nacite ÖTER- ALKÜ Turizm Fakültesi
  • Öğr. Üyesi Tahire HÜSEYİNLİ
  • Öğr. Üyesi Nuri ÇELİKER
  • Öğr. Üyesi Sibel DAL
  • Öğr. Üyesi Aslı YÜKSEL
  • Gülnur ERBUDAK AĞCA- Alanya Engelsiz Yaşam Evi Derneği Başkanı
  • Arş. Gör. Nazlı TÜRKER- ALKÜ Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yönetim ve Organizasyon ABD

 

 

 

GRUP 4: HUKUKİ BOYUTLARI İLE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET

 

Kolaylaştırıcılar      : Av. Melek DEPREN

Antalya Barosu 

 

Dr. Mustafa BÜYÜKGEBİZ

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulu

 

Raportör                   : Merve BAYRAM

Katılımcı Sayısı      : 20

Uzmanlar

 

  • Öğr. Üyesi Derya UYSAL- ALKÜ Yabancı Diller YO
  • Öğr. Gör. Alper ÜNAL- ALKÜ Yabancı Diller YO
  • Öğr. Gör. Fırat KESKİN- ALKÜ Yabancı Diller YO
  • Öğr. Gör. Neslihan KARACAN- ALKÜ TÖMER
  • Öğr. Gör. Zeynep EKİNCİ- ALKÜ TÖMER
  • Sinem TOPÇU- Antalya Barosu
  • Pelin ŞENLİ- Antalya Barosu
  • Ümmü Gülsüm ÖNVER- Antalya Barosu
  • Uzman Psikolog Ümit DEMİRAL- Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Destek Merkezi ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü
  • Polis Memuru Mustafa NECATİ- Alanya Emniyet Müdürlüğü Aile İçi Şiddet ve Kadına Karşı Suçlarla Mücadele Büro Amirliği
  • Uzman Psikolog Kaan SAĞLAM- Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalite Yönetim Müdürü
  • Uzman Psikolog Esra YEMEZ- Alanya Belediyesi Aile Kadın Destek Merkezi

 

 

 

GRUP 5: DANIŞMANLIK-REHBERLİK HİZMETLERİ VE KADIN

 

Kolaylaştırıcı           : Psikoterapist Yasemin Şahin

 Dr. Öğr. Üyesi Banu Yıldız

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık AD.

 

Raportör                   : Oylum Avcı

Katılımcı Sayısı      : 22

Uzmanlar:

  • Doç. Dr. A. Sibel DEMİRTAŞ- ALKÜ Eğitim Fakültesi
  • Murat BALOĞLU- Beyin Cerrahı / Psikoterapist
  • Nilüfer ÖNDER- Psikolog / Psikoterapist
  • Baycan Orkun ÇELİK- Psikolojik Danışman / Psikoterapist / Hipnoterapist
  • Gizem ERGEN- Bilişsel Rehabilitasyon Terapisti / Klinik Psikolog
  • Hatice GÖKSU- Alanya Belediyesi İstihdam Büro Sorumlusu
  • Yavuz ÇETİN- Diyetisyen
  • Tuba KÜÇÜLMEZ- Matematik Öğretmeni
  • Ahmet SALMAN- Psikolog
  • Psikolojik Danışman Sevim OCAK

 

 

 

ÇALIŞTAY SONUÇ RAPORU

 

ÇALIŞMA GRUP 1: KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET VE MÜCADELE

 

GİRİŞ:

Kadına yönelik şiddet, kadının en temelde yaşamını tehdit eden ve toplumsal hayata katılımına engel olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, özellikle kız çocuklarının ve kadınların var olan potansiyellerini gerçekleştirmelerinin önündeki en önemli engellerden birisi olmaya devam etmektedir. Yaşanan bu şiddet kız çocuklarının eğitimlerinin engellenmesinden, kadınların sosyal hayata etkin katılamamalarına, sakatlıklar ve hatta ölümlere kadar çok kapsamlı sonuçlara neden olabilmektedir.

Ulusal ve uluslararası düzeyde belirlenen politikalara ve uygulamalara rağmen dünyanın her yerinde ortaya çıkan bir sorun olan kadına yönelik şiddet; çok yönlü, bütüncül, kapsayıcı plan ve politikalarla toplumsal düzeyde ortak ve kararlı bir mücadeleyi gerektirmektedir.

Mevcut Sorunlar:

  • Ülkemizde kadına yönelik şiddeti doğuran sosyoekonomik koşullar.
  • Ülkemizde var olan düzenlemeler ve uygulamaların kadına yönelik şiddetle mücadelede sunduğu olanaklar ve yeterliliği.
  • Kadına yönelik şiddetle mücadelede ülkemizde neler yapılmalı?

 

Çözüm Önerileri:

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede öneriler üç başlık altında değerlendirilmiştir; birincil koruma, ikincil koruma, üçüncül koruma. Birincil koruma düzeyi şiddet oluşmadan şiddetin önlenmesine yönelik önlemler, ikincil koruma düzeyi şiddet oluştuktan sonra erken tanı ve müdahale ve üçüncül koruma düzeyi ise şiddete uğramış aile bireyinin tedavisi ve desteklenmesi olarak gruplandırılmıştır.

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede birincil koruma düzeyine yönelik önlemler (şiddet oluşmadan şiddetin önlenmesi):

  • Kadına yönelik aile içi şiddetin önüne geçilebilmesi için eğitim, güvenlik, sağlık, sosyal hizmetler, hukuk, sivil toplum kuruluşları ve medya alanlarını kapsayan oldukça geniş ve bütüncül bir politika izlenmesi.
  • Birincil koruma uygulamaları, tüm okul çocuklarına şiddet risk eğitimi, tüm yeni çiftler için ebeveyn eğitimi, kitle iletişim araçların şiddetin azaltılması gibi uygulamalar yapılması.

 

  • Toplumsal cinsiyet eşitliği ailede, okulda toplumun içinde çocukluktan itibaren geliştirilmesi gereken bir olgudur. Bütüncül yaklaşım içerisinde eğitim birincil öncelik olmalıdır. Şiddetsizlik kültürünü yerleştirecek okuldan başlayarak örgün ve örgün olmayan eğitimlerin verilmesi, eğitim kapsamında hem okul çağındaki çocuk ve gençlere bu konuda bilinç kazandırılması hem de yetişkin kadın ve erkeklerin aile içi şiddet, etkileri, iletişim becerileri ve şiddetin engellenmesi gibi konularda bilgilendirilmesi.

 

  • Kadına yönelik şiddet ile mücadele eğitim ve programlara kadınların katılımı kadar erkeklerin katılımının sağlanması. Bu sorun yalnızca kadınların değil, toplumun bir problemidir. Yalnızca kadın eğitimi ya da kadının bilinçlendirilmesi ile asla çözümlenemez.

 

  • Topluluklara yönelik her mahallelerde o mahalleyi iyi tanıyan sosyal çalışmacı, psikolog, diyetisyen gibi grupların oluşturulması ve devamlılığının sağlanması. Bu birimler birinci basamakta Toplum Sağlığı Merkezlerinde ya da Sağlık Yaşam Merkezlerinde hizmet verebilir.

 

  • Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmeni olmayan okullarda hizmet sunan Rehberlik ve Araştırma Merkezleri (RAM) gibi, okul sosyal hizmeti sunan merkezlerin oluşturulması.

 

  • Hukuk alanında Türkiye’de son dönemde yapılan bazı değişiklikler (İstanbul Sözleşmesinin Feshi gibi) toplum tarafından kadına yönelik şiddet boyutu ile ilgili yanlış değerlendirmelere sebep olabilmektedir. Bu yanlış değerlendirmenin önüne geçebilmek için ülkemizde var olan ulusal ve uluslararası yasaların varlığı topluma tanıtılması önemlidir. Ulusal yasalarımızdan olan 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un amacı “şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi” (Mad. 1/1) olarak belirtilmiştir ve kadına yönelik şiddet ile mücadelede önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca ülkemizin katılmış olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, CEDAV gibi Uluslararası yaptırımlar ülkemiz kadına yönelik şiddet ile mücadelede önemlidir.

 

  • Kadın hareketinin ulusal, yerel, uluslararası boyutlarıyla bireysel, kurumsal, örgütsel anlamda her düzeyde desteklenmesi.

 

  • Kadının güçlendirilmesi.

 

  • Sivil toplum kuruluşlarının kadına yönelik şiddetle mücadelede katılımının sağlanması. Sivil toplum kuruluşları (STK) aracılığıyla yürütülen kadına yönelik şiddeti durdurmaya yönelik kampanyalar toplumsal duyarlılığın oluşturulabilmesi açısından büyük önem taşıyan ve yaygınlaştırılması gereken eylemlerdir.

 

  • Medyanın da bu kampanyaları duyurmak ve şiddet karşısında net tavır almak görevleri bulunmaktadır. Medyanın farkındalık ve eğitim için yol gösterici olması.

 

  • Bugün meclisin %14’nü kadınlar oluşturmaktadır. Yöneticilerin neredeyse sadece 1/10’ni kadınlar oluşturmaktadır. Kadınların karar mercilerinde bulunması kadın haklarının savunuculuğu açısından oldukça önemlidir. Toplumun yarısını oluşturan kadınların karar merciinde de eşit oranda bulunması.

 

  • Kadın dostu üniversite projelerinin oluşturulması

 

 

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede ikincil koruma düzeyine yönelik önlemler (şiddet oluştuktan sonra erken tanı ve müdahale):

 

  • İkincil korumada aile içi şiddet açısından şiddete uğramış ya da uğraması muhtemel kişilere destek sağlanması, sosyal servislerden yararlanması konusunda bilgilendirilmesi önemlidir. Bu şekilde erken dönemde aile içi şiddet açısından yüksek riskli bireylerin belirlenmesi sağlanması.

 

  • Güvenlik birimlerinin kadına yönelik şiddet konusundaki konumları oldukça kritiktir. Polisin sıklıkla sergilediği, eşleri barıştırıcı tavrından uzaklaşıp kadının hakları doğrultusunda ona gerekli koruma desteğini sağlayabilmesi gerekmektedir. Bu birimlerde çalışan personelin konuyla ilgili hizmet içi eğitimler verilmesi.

 

  • Sağlık personeline başvuran şiddet mağduru bireylere karşı yargılayıcı olmayan, rahatlatıcı bir yaklaşımının olması; özellikle de mağdurun kültürel arka planını gözeterek yaklaşması, zaten derin yaralar taşıyan ve yardım arama davranışını en son alternatif olarak devreye sokan mağdurun yeniden yaralanmasını engelleyecektir. Bu birimlerde çalışan personelin konuyla ilgili hizmet içi eğitimler verilmesi.

 

  • Yine sağlık birimlerinin sosyal hizmet birimleriyle eşgüdümlü çalışması, bedensel tedavisi yapılan mağdurun ekonomik, barınma, sosyal ve psikolojik hizmetlerden yararlanabilmek için doğru yönlendirilmesine yardımcı olacak, güven hissinin oluşmasını sağlayacaktır.

 

  • KADES programının topluma anlatılması ve yaygınlaştırılması.

 

  • Türkiye’de ilki 1993 yılında yapılan ve beş yılda bir tekrarlanan Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması (TNSA) kapsamında kadına yönelik aile içi şiddet verilerinin de toplanması.

 

 

Kadına yönelik şiddet ile mücadelede üçüncül koruma düzeyine yönelik önlemler (şiddete uğramış aile bireyinin tedavisi ve desteklenmesi):

 

  • Burada şiddetin zararlı sonuçları azaltılarak, uzun vadede travmayı azaltmak için bireyin rehabilitasyonu ve yeniden topluma kazandırılması odak noktası olmaktadır. Bu sayede ruhsal ve sosyal yönden destekleme ve şiddetin birey üzerinde yarattığı olumsuz etkileri en aza indirilmesi sağlanmış olur.

 

  • “Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri”nin yaygınlaştırılması

 

  • Belediyelerde ve il/ilçe sosyal hizmet birimlerinde şiddet mağduru kadınların başvurabileceği “kadın hizmetleri irtibat noktaları”nın yaygınlaştırılması.

 

  • Kadın sığınma evlerinin yaygınlaştırılması

 

  • Kadının güçlendirilmesi programları planlanması ve uygulanması.

 

  • Yalnızca şiddete maruz kalan kişinin değil aynı zamanda şiddet uygulayan kişinin de rehabilite edilmesi. Kadın sığınma evleri gibi uzaklaştırma kararı verilen erkekler için de geçici barınma evlerinin oluşturulması ve bu evlerde rehabilitasyon hizmetinin verilmesi.

 

 

 ÇALIŞMA GRUP 2: KADIN VE MEDYA

 

GİRİŞ:

Medya, toplumu etkileyerek, yasalar ve sözleşmelerle güvence altına alınan EŞİTLİK ilkesini yaygınlaştırmada birincil öneme sahip bir mecradır. Kadınların her alanda olduğu gibi medya alanında da gerek nitelik gerek nicelik olarak güçlenmeleri ile eşitlik ilkesinin yaygınlaşması mümkün olacaktır. Bu amaçla, kadın ve medya konusundaki sorunlar ve çözüm önerilerinin derinlemesine görüşüldüğü meseleler aşağıda maddeler halinde sunulmuştur.

 

Mevcut Sorunlar:

  • Medya sektöründeki kadın istihdamının yetersizliği

 

  • Medyada kadının temsili üzerinden cinsiyetçiliğin üretimi sorunu

 

  • Medya ürünlerinin kullanıcıları / tüketicileri olarak kadınlar

 

  • Kadınların medyada temsil edilme biçimleri

 

  • Sadece kadın olmaktan kaynaklı yaşanan mesleki güçlükler

 

  • Kadınlarla ilgili medyadaki değersizleştirici tutumlar

 

  • Kadın izleyicilerin pasif ve tüketici oldukları yönündeki tutumlar

 

  • Medyadaki eril söylemler ve eril şiddet

 

  • Kadın sorunlarının temsilinde erkek egemen yapı

 

  • Ayrımcı ve cinsiyetçi dil ile yapılan “Kadına yönelik şiddet”, “Kadın cinayeti”, “Cinsel şiddet, saldırı, tecavüz” , “Çocuk yaşta evlilik” haberleri

 

  • “İzlenme, okunma, tıklanma” kaygısı ile oluşturulan magazinel haber başlıkları

 

Çözüm Önerileri:

  • Medyada kadına yönelik cinsiyetçi yaklaşımdan uzaklaşma duyarlığının geliştirilmesi ve medyadaki cinsiyetçiliğin dönüştürülmesi için meslekteki kadınların ve paydaşlarının farkındalıklarını artırmak.

 

  • Medya sektöründe çalışan kadın oranını ve karar vericilerdeki temsiliyetlerini artırmak

 

  • Kadınların tüm iletişim araçlarına erişimi ve bu araçları kullanabilme potansiyelini geliştirmek,

 

  • Medya sektörü, kadın ve erkeğe eşitlikçi bir anlayış ile yer vermek üzere, işleyiş ve haber anlayışı açısından gerekli düzenlemeleri yapmalı

 

  • Sosyal sorumluluk projeleri ile “kadın ve medya” paydaşlarının konuya ilişkin farkındalıklarını arttırmak

 

  • Medyada kullanılan “haber dili”nin eşitlikçiliği benimseyen ortak dil haline dönüştürülmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli tedbirlerin alınması

 

  • Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı habercilik anlayışının yaygın hale getirilmesi için gerekli kontrol mekanizmalarının oluşturulması

 

  • Kadın cinayeti, cinsel taciz ve tecavüz haberlerinin yayın standartları belirlenmeli

 

  • Toplumun her kademesinde medya okuryazarlığı eğitimleri verilerek, toplumun tüm üyelerine, medyadan doğru bilgi edinme bilincinin kazandırılması

 

  • Uzlaşmacı dil kullanımının yaygınlaştırılması

 

  • “İzlenme, okunma, tıklanma” kaygısı ile oluşturulan haber başlıklarının denetlenmesi için mekanizma kurulması ve konuyla ilgili yapılacak kanuni düzenlemelerle caydırıcı yaptırımların uygulanması.

 

 

 

 ÇALIŞMA GRUP 3: KADININ GÜÇLENMESİ

 

GİRİŞ:

Kadınların iş yaşamına katılımının Türkiye’nin kalkınma sürecinin vazgeçilmez bir parçası olduğu bilinmektedir. Kadınların tüm sektörlerde ve her düzeyde, ekonomik yaşamın içinde artarak yer alabilmelerini sağlamak amacıyla kadınların güçlenmesi öncelikli hedef olarak görülmelidir. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan sorunlar, özellikle kadın iş görenler için kariyer yaşamını etkileyen önemli sorunlar arasındadır. Bu sorun hem bireysel hem de toplumun bireye yüklemiş olduğu anlam çerçevesinde değerlendirilebilir. Bu amaçla, kadının güçlenmesi konusundaki sorunlar ve çözüm önerilerinin derinlemesine görüşüldüğü meseleler aşağıda maddeler halinde sunulmuştur.

Mevcut Sorunlar:

  • Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığının temel nedenleri.

 

  • Erkek egemen bir iş yaşamının varlığı.

 

  • Kadın girişimciliğinin desteklenmemesinin üretime ve Türkiye ekonomisine etkileri.

 

  • Geleneksel cinsiyet rollerinin gerektirdiği şekilde kadınların aile içerisinde üstlendikleri sorumluluklardan dolayı iş yaşamında var olamamaları.

 

Çözüm Önerileri:

 

  • Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığı hem bireysel hem de toplumun bireye yüklemiş olduğu anlam çerçevesinde değerlendirilebilir. Bu konuda işverenleri bilinçlendiren eğitimlerin yapılması.

 

  • İş kurma sırasında ve çalışma hayatı içerisinde hukuki boyutta kuralların net konması ve yoruma açık kuralların koyulmaması.

 

  • Farklı iş kollarında kadınların ve paydaşlarının toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalıklarının artırılması.

 

  • Kadınlar halen üst düzey yöneticilik gibi iş yaşamında gerektiği kadar rol üstlenememekte ve yer alamamaktadır (Cam tavan etkisi). Bu konuda işverenlere teşvik edici uygulamalara ve iş kurma sürecinde gerekli olan koşullara gidilmesi.

 

  • Kadın girişimciliğinin desteklenmesine yönelik yapılan uygulamaların bilinmesi çok önemlidir. Bu konuda medyayı kullanarak kamu spotlarında bu konuya yer verilmesi.

 

  • Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi için iş yaşamında göz ardı edilen hakların öncelikle kadının kendisi için bilinmesi ve öğretilmesi.

 

  • Kadının çok eski zamanlardan günümüze gelen geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadının aile içinde bakım ve iş yükünün fazla olması kadının iş yaşamına katılması önünde önemli bir engeldir. Bu konudaki toplumsal eğilimin değiştirilmesine yönelik okul öncesinden itibaren toplum eğitimlerinin verilmesi.

 

 

 

ÇALIŞMA GRUP 4: HUKUKİ BOYUTLARI İLE KADINA YÖNELİK AİLE İÇİ ŞİDDET

 

GİRİŞ:

Şiddet,  insanın onuruna, yaşam hakkına, özgürlük ve güvenliğine, özel hayatına ve aile hayatına, sağlık hakkına, sosyal yaşamına zarar vermektedir. Çok çeşitli olumsuz etkileri ve sonuçları olan şiddet insan haklarını ihlal ve tehdit etmektedir. Kadına yönelik aile içi şiddetin hukuki boyutlarının toplum tarafından çok bilinmiyor olması, şiddet gören kadının haklarından mahrum ve habersiz kalmasına yol açmaktadır. Şiddet gören kadınların resmi makamlara ulaşmasını sağlayacak düzenleme ve önlemler bu bakımdan oldukça önemlidir. Bu konuyla ilgili sorunlar ve çözüm önerileri tartışılmış ve aşağıda sunulmuştur.

Sorunlar:

  • Kadına yönelik şiddetle müdahalede hukuki düzenlemedeki eksiklikler ve uygulamadaki güçlükler.

 

  • Şiddet mağdurunun hukuki yollara başvurmasındaki güçlüklerin varlığı.

 

  • Şiddet mağdurunun başvuru yaptıktan sonra yaşadığı adli/kolluk zorlukları. 

 

Çözüm Önerileri:

 

  • Şiddet mağduru kadın ile ilk temasa geçen kişi son derece önemlidir. İlk temas noktasında kurumda bir psikolog ve sosyal hizmet uzmanının bulunması.
  • Dünyada şiddet yaygınlığının %6 ila %59 arasında değişmesi, şiddetin önlenebilir olduğunun önemli bir göstergesidir. Ülkemizde ise 10 kadından 4’ünün fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalması, kadına yönelik şiddet ile mücadelede mevcut yasal düzenleme ve uygulamaların yeterli ve etkin olmadığını gösterir. Mevcut yasal düzenlemelerin yeterli ve etkin olabilmesi için, mevcut uluslararası sözleşmeler ve ulusal kanunların gözden geçirilmesi, uygulama hatalarının ortadan kaldırılması, şiddeti üreten kaynakların kurutulması.
  • Kadına yönelik şiddetle ilgili mücadelede şiddetin önlenmesi için bireysel çözümler ile bir sonuca ulaşılamamaktadır. Bu tür çalışmaların başarısı, “bütünsellik” ve “süreklilik” prensibine bağlıdır. Şiddet konusuna hukuk, ekonomi, siyaset, istatistik, sosyoloji, psikoloji, din, felsefe gibi tüm alanların ışığında bilimsel disiplinler arası bir konu olarak yaklaşılması

 

  • Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi için yargı süreçleri önemlidir. Yargı düzeni içinde adli kolluk mekanizmaları geliştirilmeli ve eğitilmeli, şiddet iddiası durumunda tarafların tamamı dinlenmeli, hakem ve uzlaşmacı mekanizmaları geliştirilmeli.

 

  • Kadına yönelik aile içi şiddetin önlenmesi için yargı süreçlerinde cezasızlık sorunu ortadan kaldırılmalıdır.

 

  • 6284 sayılı yasada kadın sınırlı olarak korunmakla birlikte, erkeğin evden uzaklaştırılması uygulamalarında erkeklerin de rehabilite edilebileceği ve sığınabileceği (erkek koruma evi gibi) tesislerin oluşturulması için gerekli yasal düzenlemelerin geliştirilmesi

 

 

  • Kadına yönelik aile içi şiddet çalışmalarında mağdur odaklı çalışmanın yanında fail odaklı çalışma da yapılmalı, fail odaklı bakış açısı da dikkate alınarak sorunların çözümüne katkı sağlanmalıdır.

 

  • Hukuki yönden birliğin sağlanması, yasal mevzuatın daha net olması ve yoruma açık bırakılmaması.

 

  • Uygulayıcılar tarafından kanun ve kuralların net ve yoruma açık olmayan bir şekilde uygulanması.

 

  • Kadına yönelik şiddet bir aile içi şiddet sorunu değil toplumsal bir sorundur ve önlemek adına tüm toplumun katmanlarının katılımını sağlayacak düzenlemelerin yapılması.

 

 

 ÇALIŞMA GRUP 5: DANIŞMANLIK-REHBERLİK HİZMETLERİ VE KADIN

 

GİRİŞ:

 

Aile içinde karşılaşılan şiddetin, kadınların ruh sağlığını ve yaşam kalitesini bozduğu şüphesizdir. Kadın ruh sağlığının bozulması aynı zamanda nesillerin devamındaki ruhsal bozulma olarak değerlendirilebilmektedir. Kadınların psikolojik yardım arayışında, eş şiddetine maruz kalmanın kadın ruh sağlığı üzerinde yarattığı derin etkinin rolü oldukça büyüktür. Bununla birlikte şiddete maruz kalmış bazı kadınlar şiddete uğradığını kabul ve ifade etmede zorluk yaşayabilmektedir. Bu nedenle psikolojik danışma sürecinde kadına yönelik aile içi şiddetin fark edilmesi, kadın ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin ortaya konulması ve şiddete maruz kalmış kadının ruhsal iyilik halinin sağlanmasına yönelik müdahaleler kritik öneme sahip olmaktadır.

 

Mevcut Sorunlar:

 

  • Etiketlenme/damgalanma korkusu nedeniyle psikolojik danışma almaya yönelik olumsuz tutum

 

  • Hızlı ve somut değişim beklentisi nedeniyle psikolojik danışmanın faydası olduğuna inanmama

 

  • Ruhsal sorunların fiziksel sorunlar gibi açıkça görünür olmaması nedeniyle ciddiye almama ve doktora gitme gereği duymama

 

  • Danışmanlık hizmetlerinin pahalı ve uzun süreli bir hizmet alanı olması

 

  • Ruh sağlığı alanındaki farklı uzmanlık alanları konusunda bilgi eksikliği

 

  • Psikolojik sorunların çözümü için anlık çözüm ve anlık haz kaynaklarına yönelme, danışma almaya direnç gösterme

 

  • Meslek yasasının olmaması nedeniyle kısa yoldan çözüm bulmaya yönelik ilişki koçları gibi alan uzmanı olmayan kişilerden destek alınmaya çalışılması

 

  • Eşlerin birbirini değişime zorlaması olarak görülen eşler arası duygusal şiddetin bulunması

 

  • Ekonomik özgürlüğün olmaması gibi nedenlerle yuvanın dağılmaması için gönüllük esasına dayanmayan şekilde eşin zorlamasıyla aile danışmanlığı alma

 

  • Ev içi rol dağılımlarının dengesiz olması

 

  • Evlilik öyküsünde zoraki evlilik, plansız gebelik gibi istenmeyen durumların varlığı

 

  • Şiddet olgusu, utanç ve suçluluğu tetiklediği için yabancı bir kişiyle (danışmanla) yaşanan durumu paylaşma konusunda tereddüt yaşama

 

  • Erken dönem yaşantılarında şiddet ve istismar mağduru olmanın şiddet yönelimine etkisi

 

  • Alışılmış, öğrenilmiş ilişki döngüsünden çıkamama

 

  • Geçmiş yaşantılarında yeterli değeri görmemiş çocukların varlığını kanıtlamaya yönelik işlevsiz bir çaba olarak şiddet uygulaması

 

Çözüm Önerileri:

 

  • Önleyici hizmet: Erken çocukluk döneminden itibaren danışmanlık almanın bir ihtiyaç olduğuna yönelik tutum kazandırılması.

 

  • Danışma hizmetlerinin ulaşılabilir olması.

 

  • İlişki koçları gibi kısa yoldan çözüm bulmak yerine ruh sağlığı hizmetlerine yönelik duyarlılık kazandırılması.

 

  • Aileye yönelik psikoeğitim çalışmalarının düzenli hale getirilmesi (Bu hizmetler Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinde verilebilir).

 

  • Kadının güçlendirilmesi ile kadının ruh sağlığı alanında riskler, hizmet alımı açısından farkındalığının sağlanması.

 

  • Ruh sağlığı alanında yardım arayışında olan kadının benlik saygısını ve öz güvenini geliştirici çalışmalar yapılması.

 

  • Aile hekimi uygulaması gibi aile danışmanlığı uygulamasının yaygınlaştırılması.

 

  • Şiddet deneyimi sonrası yoğun bir utanç yaşandığından danışma sırasında duygu regülasyonu (düzenlemesi) sağlanması.

 

  • Sadece şiddete maruz kalan kişinin değil aynı zamanda şiddet uygulayan kişinin de rehabilite edilmesine yönelik çalışmalar yapılması.

 

  • Ruh sağlığı konusunda erken tanı açısından öğretmenlerin bilinçlendirilmesi.

 

  • Psikolojik desteğin takibinin sağlanması.

 

  • Özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük aileden gelen çocuk ve gençlerin psikolojik danışmanlık ve psikoterapi hizmetlerinden ücretsiz yararlanmalarına yönelik projeler planlama, uygulama ve değerlendirme çalışmalarının yapılması.

 

  • Kadına yönelik şiddet travmatik bir durum olarak deneyimlendiğinden şiddet mağduru kadının travma evrelerinden (şok, inkâr, suçluluk, öfke, kabullenme) hangisinde olduğunu kendisinin ve yakın çevresinin anlamasına yönelik eğitim, sağlık, sosyal hizmetler, sivil toplum kuruluşları ve medya alanlarında farkındalık çalışmaları düzenlenmesi.

 

  • Hırpalanmış Kadın Sendromunun balayı aşamasının neden olduğu şiddete rağmen kadının evlilik ya da ilişkiden umudu olması durumunda kadının daha fazla zarar görmemesi için danışmanlık hizmetlerinden yararlanılması için yasal destek alınması.

 

  • Şiddet gören kadının kendini suçlama eğiliminde olması, içe yönelmiş öfke duygusuna sahip olması gibi nedenlerle intihar düşüncesi ya da teşebbüsü yaygın olarak görülebileceğinden ve intiharın olası nedenleri arasında düşük algılanan sosyal destek bulunmasından dolayı kişinin sosyal destek ağlarının farkına varmasının ve onlardan gerektiğinde yardım almasının sağlanması.

 

 

SONUÇ

 

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Gününe İlişkin Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Kadın ve Aile Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Mücadele Paneli ve Çalıştayı düzenlendi. 

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Mücadele Paneli Alanya Kaymakamı Dr. Fatih ÜRKMEZER, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem KALAN,Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Nazmi YÜKSEL, Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ebru Gülbuğ EROL, İlçe Jandarma Komutanı Yarbay Engin Burak MİNDİVANLI, Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Hüseyin Lakadamyalı, ilçe protokolü, panelistler, alan uzmanları ve öğrenciler katıldı. Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Başöğretmen Atatürk Konferans Salonunda yapılan panel, açılış konuşmalarıyla devam etti.

Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem KALAN açılış konuşmasında kadına yönelik şiddetin, kadının en temelde yaşamını tehdit eden ve toplumsal hayata katılımına engel olan sosyal bir sorun olduğunu ifade etti. Kadına yönelik şiddetin; çok yönlü, bütüncül, kapsayıcı plan ve politikalarla toplumsal düzeyde ortak ve kararlı bir mücadeleyi gerektirmekte olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Ekrem KALAN; kadına yönelik şiddeti, kadınların insan haklarının korunması ve geliştirilmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak gördüğünü söyledi. Kadına karşı şiddet kullanımının ortadan kaldırılması için kadınların bilgiye, yardım ve korunma hizmetlerine ulaşılabilirliğinin artırılmasını, şiddetin nedenleri ve sonuçlarını ele alacak eğitsel araçların kamu eliyle geliştirilmesini önemsediğini vurguladı.

ALKÜKAM Müdürü Doç. Dr. Saliha ÖZPINAR’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde,  Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim dalından Prof. Dr. Meltem ÇİÇEKLİOĞLU Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet, Kadın sağlığı ve Toplum Sağlığı Etkileri;   Antalya Barosundan Av. Zeynep CİZME Kadına Yönelik Şiddet ve Hukuki Boyutu;  Alanya İlçe Sağlık Müdürlüğünden Dr. Meltem ÜNSAL Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ile Mücadele; Alanya Sosyal Hizmet Merkezi Müdürlüğünden Sosyal Hizmet Uzm. Duygu MUSLUK Alanya’da Kadına Yönelik Şiddet: Kadın Hizmetleri İrtibat Noktası Deneyimleri başlıklarında konuştular.

Öğle yemeğinin ardından ALKÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin yürüttüğü fiziksel aktivite uygulaması ve kadına yönelik şiddet konulu drama mizanseni sergilendi ve panele katılan alan uzmanları ve katılımcılar çalıştay için Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Mücadele, Kadın ve Medya, Kadının Güçlenmesi, Hukuki Boyutları ile Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet ve Danışmanlık-Rehberlik Hizmetleri ve Kadın başlıklarında alt gruplara ayrıldı. Çalıştay sonunda çalışma grupları tartışılan sorunlara çözüm önerilerini sunarak çalıştay sonucunda ortaya çıkan raporlarını kamuoyuyla paylaştılar.


  • ALKÜKAM
  • 10 Ocak, 2022